İstanbul’daki Pahalı Hayatı Arz-Talep Dengesine Bağlayan Kullanıcının Yaptığı Açıklamalar
Uzmanların uyardığı Marmara Depremi’yle ilgili son deprem felaketiyle birlikte bazı kesimler tedirgin oldu. Özellikle TÜİK’e göre İstanbul’da yaşayan 15 milyon 840 bin 900 kişi bu şehirde hayatını sorgulamaya başladı. Türkiye İstanbul’dan ibaretmiş gibi hizmet sektörü, enflasyon, yaşam kalitesi, kalabalık, trafik söz konusu olduğunda kapasitesinin üzerinde bir yük taşımaya çalışan antik kente yapılan yatırımlar da var. Bunu arz-talep dengesiyle açıklamaya çalışan bir kullanıcı yoğun yorumlarla karşılaştı.
Son dönemde yaşanan afetle Türkiye’nin deprem gerçeği sorgulanırken, uzmanların uyarılarıyla Marmara Bölgesi’nde 20 yılı aşkın süredir bir canlanma yaşanıyor. TÜİK’e göre Türkiye nüfusunun yüzde 18,70’inin yaşadığı ve GSYİH’nın yüzde 30,4’ünü oluşturan İstanbul kendi başına sorgulanıyor.
Ekonominin kalbi İstanbul, ülke nüfusunun neredeyse beşte birini tek başına taşıyor. Pek çok “en”, en kalabalık, en büyük, en zengin ama en adaletsizi içinde barındıran İstanbul, sarsıntı sonrası tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Twitter’da mühendis olduğunu belirten bir kullanıcı, bu durumu kendi üslubuyla arz-talep istikrarıyla açıklamaya çalışıyor.
Dünyanın büyük şehirlerinin merkezlerinde yaşayan nüfusları sayarken gelir eşitsizliğinden bahsediyordu. Ancak eksik parçalar da uzun bir biçimde sayılabilir.
Bir şehirde zenginlere hizmet edebilmek için değerli bir hizmet kolu istihdam edilmelidir. Hizmet bölümü aslında asıl istihdamın yükünü taşımaktadır.
Ayrıca gelir ve sektör dağılımlarındaki adaletsizlik konusu da burada devreye giriyor. İstanbul’un nüfus ve GSYİH oranlarını verdik. Marmara bu konuda adeta bir terazi kırıyor. Bu bir anlamda yatırım planlamasını, gelir dağılımını ve tabii ki demografiyi gösteriyor.
Türkiye GSYİH’sında imalat ve sanayi sektörünün yüzde 48,88’i, hizmetlerin yüzde 53,99’u, finans ve bilişim sektörlerinin yüzde 68,24’ü ve toplamın yüzde 45,47’si Marmara Bölgesi’nde bulunuyor.
Bu tespit üzerine birçok yorum yapıldı.
İstanbul üzerinden arz-talep dengesizliği yeni bir bahis değildi.
Ancak planlamayla birlikte bu dengesizliğin arttığı da söz konusuydu.
İstanbul’da yaşayan milyonlarca insan aslında hak ettikleri yaşam standartlarına ulaşmanın zor olduğunu yaşıyordu.
Elbette bir ülkede “sayı”da mühendisten çok ustalara ve işçilere ihtiyaç olmalıydı.
Meslek liseleri, ziraat vakıfları, dev projeler gibi birçok alanda yatırım planlamasında değerli sorunlar yaşandı.
İstanbul, Türkiye’nin gözbebeğiydi ama Türkiye, İstanbul’u amansızca (teşbihsiz) “vurarak” sevdi.
Dünyanın dört bir yanındaki birçok durumda, birçok gelişmiş şehirde olduğu gibi, hemen hemen her ülkede yaşam maliyeti yüksek şehirler hızla bulundu.
Yine de tek bir yerin tüm yükü taşıması beklenemezdi.
Ne düşünüyorsun? Yorumlarınızı bekliyoruz.